Geldiler!
Geldiler! Hazır mısınız?
Onlar için diyoruz ki: “herşeyi, hemen istiyorlar”, “kendilerine fazla güveniyorlar”, “saygısızlar” ve yine onlar için diyoruz ki: “zeki ve çalışkanlar”, “olağan ve alışılagelmişle yetinmiyorlar”, “kendilerini rahat ifade ediyorlar”.
Tahmin edeceğiniz gibi bu ifadeleri Y Kuşağı olarak adlandırılan 1980 sonrasında doğmuş kişiler ve onlar gibi hissedenler için kullanıyoruz.
Kurumsal hayata yeni katılmaya başlayan genç iş arkadaşlarımız için bunların hangileri doğru acaba?
Evet düşünce yapısı, bakış açısı, motivasyon faktörleri ve davranışlarındaki farklılıklar ile geçmiş kuşaklardan (ve onlar gibi düşünenlerden) ayrılıyor.
Üstelik bu farklılıklar çok geniş bir kitleyi etkiliyor. Artık bireyler kendi küçük mahallelerindeki, şehirlerindeki, ülkelerindeki olayların dışında dünyada gelişen olaylardan da git gide daha fazla etkilenmeye başlıyorlar. Özellikle teknolojik gelişmeler bir anda yayılıyor ve yaşamın her alında düşünce ve davranış farklılıklarına sebep oluyor.
Onları biz yetiştirdik:
Farklı birileri tarafından değil, bizler tarafından yetiştirildiler. Yaşamı boyunca bir şeyleri hep ucundan yakalamış, özgürleşmenin ilk adımlarını atarak siyaset, eğitim, ticaret alanında yenilikleri yaşayan bunun bedelini de zaman zaman ağır ödeyen bir kuşak tarafından yetiştirildiler.
Bazen ebeveynleri, çoğu zaman gazete – tv’de gördükleri kişiler ama her zaman markaların iletişim mesajları, onlara: “Sen özelsin” / “Biz yapamadık, sen yap.” / “Hepimiz eşitiz” / “Senin de hakların var” / “Beğendin mi?” / “Senin fikrin ne?” / “Neyi tercih edersin?” / “İster misin?” / “Her zaman ulaşılır ol” / “Başarılı ol!” / “Eğer gerçekten istersen, yaparsın.” / “Hemen şimdi!” / “Her zaman yanındayız.” dedi.
Yönetim Gurusu Peter Drucker “Geleceği tahmin etmenin en güzel yolu, onu yaratmaktır” diyor. Geleceği biz yarattık, işe aldık veya iş görüşmeleri yapıyoruz.
Şimdi sıra onlarla nasıl iletişim kuracağımıza ve nasıl uyum sağlayacağımıza geldi.
